
Korona Mağduru Hayatlar , İptal olan Planlar…
Korona mağduru edebiyatı yapayım bugün biraz size. Mis gibi bahar geldi, hafiften nisan yağmurları başladı. Baharın tadını çıkarabilmek yerine bizler önümüzdeki günlerde başlayacağımız 4 günlük sokağa çıkma yasağına hazırlanıyoruz. Bu yazıyı yazmadan bir kaç saat önce instagramda bir hikaye paylaştım. Şuan paradan puldan daha değerli olan şey balkon. Terası olanlar toplumsal hiyerarşinin en üstündeler diye ironik bir o kadarda komik bir twit alıntısı. Gelen cevaplara nazaran diyebilirim ki bir çoğunuz için üzülüyorum.

İçindekiler
Kuş sesinden uyuyamamak !
Evet sevgili Korona mağduru bu satırları balkon kapısı açık bir şekilde nisan yağmurunu içime çekerken ,kuş sesleri eşliğinde yazıyorum. Evet şehirde değilim, evet uzun uzun yıllar buradan kaçtım. Hatta hadi günün itirafı olsun bir kaç ay öncesine kadarda burada olmayı o kadar da çok sevmiyordum. Ama şuan dünyanın en şanslı insanları arasında görüyorum kendimi. Büyük bir şehirde bir apartman dairesinde kapalı bir şekilde bu süreci geçirecek olsaydım. Muhtemelen şuan ki deliliğimi özler hale gelirdiniz.
https://www.instagram.com/p/B9OhTGpnnDx/
Korona mağduru seyahatler, iş planları !
Korona hayatımıza girmeden önce ne çok planlarımız vardı değil mi? Son günlerde bunu çok fazla düşünüyorum. Yapılan ve umut edilen onca plan, sağlığımız önceliğimiz hale geldiğinden beri nasılda önceliğini yitirdi. En azından benim için bu şekilde. Bir kaç ay önce özellikle Nisan ayı için yapılmış planlarımı düşününce aslında ufak çaplı bir kriz geçirmiyor değilim. Şimdi gizlimiz saklımız yok ,yok efendim çok ta önemli değil diyemeyeceğim. Yakınen tanıyanlar Nisanın ilk haftası için davet edildiğim Tayland gezisinin tüm planına sahipler 🙂 geri kalanınız içinde şuan baktıkça içime oturan bir gönderi ile paylaşmıştım instagramda.
Planlar dahilinde 6 günlük toplu basın gezisinden sonra 3 gün Bangkokta Cherry’imi ziyaret edip , Bangkokta ismi sayılır bir otel ile işbirliği yapacaktık. Yapacaktık ! Ulan Korona hayallerimizi bile geçmiş zamanlı cümleler içine sığdırdın ya… ( Ağız dolusu gülen emoji ) Şimdilik sadece ertelenen bu plan ,her iki ülke içinde sınırlar açıldığında ve pandemi dönemi geçti denildiğinde yeniden programlanacak. Lakin o süreci öngöremiyor olduğumuz gerçeği ister istemez düşüncelerde olumsuz etki yapabiliyor. Korona mağduru bünyem birazcık sarsıldı bu satırları yazarken. Dedim ya bizde yalan yok 😛

Ve gezginsandalet canım sandalet… Senin için ne planlarım vardı. Sonunda ikimizde kendi işimize sahip olacaktık. Birkaç ay önce başlamış olsak, belki tıkır mıkır çalışacaktın şimdiye. Hatta hele ki şu dönemde internet alışverişine sarılmış bir sürü müşterimiz olacaktı. Kısmet diyelim. Eninde sonunda bu planımızda baki.

Elsa sen de kimsin ! Korona mağduru roman karakteri…
İptal edilen seyahatler, iş planları her şey bir kenara. Elsa ile tanıştıracaktım herkesi. Yıllar önce yazıp, devlet sırrı imiş gibi gün yüzüne çıkarmadığım, hatta sonunu bile getiremediğim ilk belkide son kitabımın ana karakteri. 2015 yılında şimdi ne yaptığını bilmediğim bir arkadaşım ve eski bir öğretmenimin şevklendirmesi ile Fransa’da yaşadığım dönemde doğdu Elsa. Günlerce hatta haftalarca Elsa aşağı ,Elsa yukarı, yok huyu şöyle yok tip böyle derken içime sinen bir karakterle öyküsü gelişti. Sonra ne oldu derseniz Fransa’dan döndükten sonra tüm ana karakterleri Egede bir kasabada rakı masasına oturttum. O gün bugündür vuruyorlar şişenin dibine. İşte son dönemlerde dostların verdiği gazla son satırları yazıp, sizlere tanıtacaktım. Şimdi yine bakışıyoruz satırlarla, nereye gideceği belli olmayan bir hikayenin sonu nasıl yazılır ki. Günlerdir her şeye vakit buldum. Daha ona bulamadım. Belki de hala zamanı vardır vedalaşmamızın. Belki aaa başlarım kitabına der, burda bir yazı dizisine çeviririm tamamını.
Çok iç dökmeli bir yazı oldu. İnsanın blogunun olması ne güzel. Böyle aklına ne gelirse yazabiliyor özgürce.
Hadi sağlıcakla kalın. Hoşcakalın.

