ANASAYFA,  ARNAVUTLUK,  BALKANLAR,  YURTDIŞI

Tiran ,Arnavutluk Gezi Rehberi

Tiran ‘ı Büyük Balkan seyahati yaptığım sırada , bölgedeki yağış oranı yüzünden 5 gün Üsküp’te kalmak zorunda kaldığım için es geçmek zorunda kalmıştım. Daha sonra ki Balkan ziyaretlerimde ise açıkçası hiç aklıma gelmedi. Seyahat öncesinde Tiran hakkında yapılacaklar konusunda kime danışsam herkes gitme demekle yetindi. Canın sıkılır, yapacak gezecek hiçbir şey yok bütün yorumlar bu yönde idi.

Görünüşe göre, Arnavutluk’un başkenti çok ilgi çekici manzaraya sahip değil, Tiran’da yapılacakların listesi oldukça kısa ve şehir genel olarak oldukça çirkin. Dürüst olmak gerekirse, bu görüşler benim heyecanımı biraz söndürdü. Görülmesi gereken birkaç spot bölge haricinde Tiranda ne yapabileceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Zamanım sadece 2 gün ile sınırlı olduğu için başka bir şehire geçme alnernatiflerim tükenmişti.

Akşam geç saatlerinde Tiran’a geldim. O saatte havaalanından otobüs bulunmadığı için ,ya hava alanından taksi tutacaktım ki bu bana biraz risk gibi göründü. Şöyle ki hava alanında hangi ülkede olursa olsun taksi kullanmak demek ucu açık bir tarifeyle yola çıkmış olmanız demek. Bunda herkesin hemfikir olduğu kanaatindeyim. Bunun yerine otelimin bana 15 euro karşılığında önerdiği taksiyi kullanmaya karar verdim. Verilen fiyat internette okuduklarım ile aynı olunca hemen kabul ettim. En azından beni almaya gelecek olan kişinin kim olduğunu yada ne tür bir araçla gideceğimi biliyordum. Bu bana  biraz güven aşıladı.

 

 

Piramit – Tiran ‘ın somut sembolü

Tiran hakkında her yerde yazan klasik bilgiler dışında pek bir fikrim yoktu. Bunlar doğrultusunda gezime başladım. Ve şehrin sembolü olan Piramit’e gittim.Şehrin tam ortasında, çok yakında bir anda çökmek üzere gibi görünen bu çok saçma bir yapı diyebilirim kısaca. Piramit Enver Hoca’nın kızı tarafından tasarlandı (o zamanlarda ülkenin yöneticisi) ve 1988’de tamamlandı. İlk başta, sadece birkaç yıl sonra konferans merkezi, NATO üssü olarak liderliğe adanmış müze olarak görev yaptı. (20. yüzyılın sonundaki Kosova Savaşı)

Şimdilerde yerel  TV kanallarından birinin yayın merkezi.Burası aynı zamanda gençlerin takıldığı yer, sıklıkla Piramidin tepesine tırmanıyorlar. Atmosferi yakalamak amacıyla bende tırmandım lakin tam olarak neyi hissetmeyi beklediğimi bilmediğim için bu fazla uzun sürmedi.

Rengarenk Tiran

Tiran Avrupa’nın en renkli başkentlerinden biri olduğu söyleniyor. Güneşli bir günde belki göz yanılması ile bunu kabul edebilirsiniz. Daha iyilerini hepimiz mutlaka görmüşüzdür. Görev yaptığı sırada Tiran belediye başkanı ( daha sonra Arnavutluk’un başbakanı oldu.) – aynı zamanda bir sanatçı ve ressam olan Edi Rama – başkentte daha fazla yaşam kurmaya karar verdi. ‘Şehrimizi boyalarla geri alalım’ isimli bir kampanya başlattı.

https://www.instagram.com/p/Bt_cmochwIG/

Şehrin şu anki şehresi tamamen onun eseri.Binaların çoğu parlak tonlarda boyanmış, hepsinin farklı desenleri var (bazıları bana en ünlü binaları Viyana’da bulunan Friedensreich Hundertwasser’e ait birçok eseri hatırlattı). Şimdilerde bu boyalar parlaklıklarını yitirdiği için belkide şehir yeniden soluk yüzünü geri almak üzere. Elbet te yinede bu renkli apartmanlar arasında gezerken kendimi mutlu hissettim. Yinede daha iyilerini görmüştüm diyerek şehri yermekten geri kalmadım 🙂

Tiran sokak sanatı

Tiran ‘da sadece evler renkli değil! Tiran sokak sanatında da patlama yaşıyor! Etrafta pek çok harika eser buldum – duvarlardaki duvar resimleri ya da elektrik kutularındaki küçük resimler. Tiran gezisi sırasında her birkaç dakikada bir yeni parçaya rastladım ve onları özellikle aramıyordum bile. Her yerde karşınıza çıkabiliyorlar.  Bir çoğu bana çocuksu gelmiş olsa da şehrin soluk çehresini bir nebze olsun renklendirdikleri için özellikle hazine avı gibi arayabilirsiniz. Hatta turistik bir atraksiyona dönüşmüş diyebilirim. Bir çok sitede bu eserlerin nerelerde bulunduğuna dair turistik bir harita bulabilirsiniz.

Sokak Sanatı

Tiran Kafe Kültürü

Tiran’da yapılacak en büyük şeylerden biri muhteşem kafe kültürünün tadını çıkarmak. Tıpkı Kosova’da olduğu gibi, her yerde tam anlamıyla her türlü kafe var ve her yaştan insanlarla dolu. En iyileri Blok bölgesinde sanırım. Bir zamanlar sadece parti üyeleri için yapılmış bir mahalle olan Blok, bugünlerde Tiran’ın en gözde bölgesi. Her cadde restoranlar, butikler ve kafelerle kaplı ve hepsi gün boyu neredeyse dolu diyebilirim. İtiraf edebilirsimki gezimin büyük bir çoğunluğunda bu kafelerde vakit öldürdüm, Atmosfer sadece rakipsiz! Sanırım Tiran dijital bir göçebeler için ideal merkezlerden biri olabilir.

Tiran Kafeleri

 

Bunkerlar BunkArt

Enver Hoca döneminde ülkenin savunması için yapılan ülkenin dört bir yanına dağılmış yaklaşık 750.000 sığınağa ev sahipliği yapıyor Arnavutluk. Şimdi bile bu mantar biçimli beton yapılarını her yerde bulabilirsiniz.Sahilde, dağlarda veya Tiran’ın ortasında. Halktan topladığı vergilerle yaptırılan bunkerlar , bir süre sonra devlete verecek parası kalmayan halkın evleri haline gelmiş. Şimdilerde  müze ve kültür merkezine dönüştürüldü .  Bunkart diye anılan bu müzeler çoğu salı günleri kapalı , giriş ücreti 25 euro. Verilen bu paraya değer mi derseniz açıkçası benim fikrim hayır. Eminim ki bu para harika birkaç pizza yiyip güzel soğuk bir birşeyler içip kafelerin tadını çıkarabilirsiniz. Nasıl bir şey olduğunu merak ediyorsanız, şehri dolaşmanız yeterli her yerde karşınıza çıkabiliyorlar.

Bunker

Tiran’ın en iyi manzarası

Tiran ‘da bunca sevip sevmediğime emin olamadığım şey dışında belkide pizzadan sonra tek sevdiğim şey Sky Tower idi. Şehrin en yüksek binası olan arka planda nefes kesen dağlar eşliğinde neredeyse tüm Tiranı görebilecekmiş gibi hissedebilirsiniz. Üst katına ücretsiz olarak çıkabilirsiniz ama bu manzarayı kaçırmayayım birazda vakit geçireyim derseniz binanın en üst katında dönen bir mekanizmaya sahip bir bar, restorant var.

Ben orda iken mekanizma çalışmıyordu bu geçici bir durum muydu bir fikrim yok. Fiyatları şehir merkezindeki bir çok lüks kafeyle ortalama aynı. Lakin ilginç bir bahşiş sistemleri olduğunu söyleyebilirim. Sanırım bu manzara için kesilen bir haraç. 400 lek karşılığında ısmarladığım içeceğin ücretini öderken 1000 lek verdiğim. Karşılığında 400 lek geri aldım 🙂 Yaklaşık %50 bahşiş’in bana söylenmeden kesilmesi biraz garip geldi. Çünkü Tiranda bir çok mekan da bahşiş otomatikman fişinize ekleniyor. Hatta genelde fişler siz siparişinizi verir vermez masanıza bırakılıyor. Çok fazla büyük bir miktar olmadığı için açıkçası bunu görevlilere tadım kaçmasın diye dile getirmedim. Ama eğer kalabalık gider aynı muamele ile karşılaşırsanız bunun normal olmadığını belirtmek isterim.

Sky Tower Bar

Tiran Skanderberg (İskenderiye) Meydanı – Şehrin ana cazibe merkezi

Tiran ‘ın en cazip merkezi Arnavutluk ulusal kahramanı adını taşıyan kentin göbeğindeki Skandenbeg (İskenderiye) Meydanı. Normalde ortadaki Skandenbeg heykeli ile Kültür Sarayı veya Ulusal Tarih Müzesi (bina önündeki ünlü mozaiği ile) gibi etrafındaki önemli binaların bulunduğu sevimli yeşil bir alan. Maalesef Tiran’daki ziyaretimde meydanın etrafı büyük bir yeniden yapılanma altındaydı, bu yüzden tam olarak tadını çıkaramadım.

İskenderiye Heykeli

Meydanın hemen solunda bulunan Ethem Bey Camii’de bu yapılanmadan payını almıştı. Camii’nin restorasyonu Türkiye tarafından desteklendiği için bahçesinde hem Arnavutluk hem Türkiye bayrakları dalgalanıyordu. Ziyaret ettiğim gün şehirde büyük bir protesto olduğu için meydanın etrafı polisler ile kaplıydı. Ben camii’nin etrafında dolanırken bir polis memuru yanıma yaklaşıp direk Türk olup olmadığımı sordu. Türk’üm deyince sadece binayı çevreleyen çitlerden kafamı sokmama izin verdi. Bu durum gerçekten komikti. Camiyle selfie çekilmeye çalışırken de Tiran polisi tarafından trollendim ve gülmekten fotoğraf o kadar kötü çıktı ki çöp kategorisine ayrıldı.

Yeşil Caddeler, Parklar

Beni Tiran’da en çok şaşırtan şey, şehrin ne kadar yeşil olduğuydu. Bu hissin bir kısmı, arka plandaki görkemli dağlar olabilir, ancak Tiranın soluk rengini bastıracak kadar değildi. Şehrin bir çok yerinde ve yol kenarlarında küçük parklar ve ağaçlar ile kaplıydı. Renkli evlerin arasından birden karşınıza çıkan minik yeşil vahalar gerçekten şehre bir nefes aldırıyor. Parklarda müzik dinleyerek, kitap okuyarak vakit geçiren insanları görmek gerçekten güzeldi. Özellikle  Blok bölgesinin arka tarafında yer alan Grand Park ( Parku i Madh Kodrat e Liqenit ) şehre yürüme mesafesinde gerçekten büyük ve göl manzaralı bir vaha. İçinde spor yapmak , satranç oynamak için için aynı zamanda küçük ziyaretçileri için bir sürü oyun alanı var. Sanırım hafta sonu bütün Tiran halkını bu bölgede görebilirsiniz. Parkın içinde biraz nefeslenmek ve bir şeyler içmek içinde mekanlar var.

Tiran Grand Park

Tiran’ın Avrupa’nın en güzel başkenti olmadığını biliyorum (aslında bu listenin sonuncusu diyebilirim). Tiran, soluk görüntüsüne mükemmel bir şekilde uyan harika, canlı bir atmosfere sahip değişik bir şehir örneği. Sanırım bu kelime çok uygun , gerçekten değişik. Belki de  Avrupa’nın en ilginç başkenti, o yüzden bir türlü hala sevip sevmediğime karar veremiyorum. Neden bu kadar çok insanın Tiran’dan hoşlanmadığını anlıyorum ama benim için son zamanlarda ziyaret ettiğim en dinlendirici şehirlerden biriydi. Sanırım hala şehir için politik olmaya çalışıyorum 🙂

Tiran aslında tamamı yürüyerek gezilebilecek bir şehir ama bunu iyi bir rehber eşliğinde yapmak isterseniz sizin için birkaç  alternatif var.  Tiran walking tura katılmak isterseniz buradan rezervasyon yapabilirsiniz.

Tiran’dan sıkıldı iseniz 🙂 ve ya istediğinizi bulamadı iseniz Arnavutluğun en ilgi çekici yerlerinden Berat’a günü birlik bir gezi planlamak için buradan rezervasyon yapabilirsiniz.

Siz Tiran hakkında ne düşünüyorsunuz ? Ziyaretiniz sırasında olumsuz hissettiniz mi? Ya da tüm bunlara eklemek istediğiniz bir şey var ise lütfen yorumlarla bana iletin.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir