Hamdım, Piştim, Yandım: Yavaşlama, Kutlama ve Kabul
Bunu yapmayalı epey zaman olmuştu. Bir çoğunuz instagram hikayelerinden bu boşlukta neler yaşandığına hakimsiniz.
Nasıl olduda bu kadar ara verdim yazmaya inanın bir fikrim yok. Bugün blog için birkaç yazı hazırladım, sonrasında burayada bir bir şeyler karalamaya karar verdim. Nasıl biter emin değilim. En son kitabımı bitirmeye çalışırken Almanya seyahatimde bu kadar odaklı hissetmiştim kendimi. Onun hikayesinide bir çoğunuz biliyorsunuz. Kendime yazdığım ve kendimce mükemmel sonu bulamadığım için yıllarca boş ekrana baktım. Ama sonra pat diye bir şeyler oldu ve Elsa ile vedalaşma vakti geldiğine inanıp yıllardır yazamadığım sonunu yazdım ve vedalaştım.
Chiang mai’de geçen bir yıldan sonra kendimce bazı gelecek planları için kısa süreliğine Türkiye’ye döndüm. Bir çoğunuz bu kısma hakimsiniz. Sonra deprem oldu, belki şehrimden çok uzaktı ama benimde planlarım altında kaldı. O süreçte Türkiyedeki olumsuz durumlar, sürekli kendimi sıkışmış hissetmem bir anda kendimi Yunanistan’da bulmamla sonuçlandı. Hayatta hiç bir şeyin planlandığı gibi gitmediği, hayatın senin için başka planları olduğunu bazen bunu kabullenip sadece yeni gelene kucak açmak gerektiğini anladığım nadir anlardandı.
Yıllar sonra kendimi kurumsal bir hayatın içinde 9-5 zamanlı çalışan bambaşka bir hikayenin içinde buldum. Bu hafta tam 1 yıl oluyor Yunanistana taşınalı. İlk geldiğim zaman nasıl hissediyorsam hala hayranlıkla izliyorum her anımı. Yaklaşık 9 ay Atina’da yaşadıktan sonra uzun süredir planladığım ama gerçekleştirip, gerçekleştiremeyeceğimden emin olmadığım son uzun soluklu gezime çıktım. İşimin bunu yapmaya müsait olması, uzun zamandır yan gelirlerimden elde ettiğim birikimle yaklaşık 3 aylık son bir rota planladım. Bir ramazan günü Kuveyt’te başlayıp Bali’de biten bir yolculuk. Bu süreçte yine çok şey öğrendim, yine kendimi törpüledim, yine kararlar aldım. Seyahatin insanı bu kadar çok şekillendirmesi beni hala şaşırtıyor. Her evresi bana yeniden bir şeyler öğretti. İnsanın 40 yaşında hala kendini keşfediyor olması garipmi mucizevimi bazen emin olamıyorum.
Nepal’in kaosu, Tayland’ın dinginliği , Bali’nin hala çözemediğim şekilde beni orta yerimden kırması. Dönüşte köye babama uğradım, dalından dut yedim. Kiraz topladım. Dağda yürüyüşe çıktım. Çay yaparım diye papatya topladım ama gelirken almayı unuttum. Yine kendi elleri ile ayıkladığı ceviz paketini koydu valizime. Yıllardır bunu yapmaktan vazgeçmedi. Sanırım aldığım her karara en çok o sevindi.
Yolda olduğum bu süreçte artık Atina’da yaşamak istemediğime, daha saglıklı beslenmeye, hatta sigarayı bırakmaya karar verdim. Henüz bu 3.cü için bir adım atmış sayılmam. Ama en azından diğer ikisi şimdilik yolunda gidiyor. Selanik’te tuttuğum minik apartman dairesinde balkonunda beni yarasaya çevirmeye hazır dolunayın ışığında yeniden odaklanmış bir şekilde kelimelerim dökülüyor en azından.
Her gün kısada olsa yürüyüşe çıkıyorum, her gün mutlaka gün batımını izliyorum, kendime sevebileceğim bir kahveci arıyorum. Duvar yazılarını okuyorum, bazı evlere hayran oluyorum. Komşularımla selamlaşıyorum. Yalnızlığın tadını çıkarıyorum. Aynı şarkıları milyon kez dinliyorum. Bir aydır elimde sürünen kitabı bitirmeye çalışıyorum.
Kulağımda Cold Play, Paradise kendi küçük alanımı inşa ediyorum. Konserden bu yana sanki yıllarca dinlememişim gibi yeniden takıntı yaptım. Bu da başka bir haber tek başına Coldplay konserine gittim ve dans ettim , ayaklarım ağrıyana kadar dans ettim.
https://youtube.com/shorts/ZlLi4oP4S_A?si=DqZFTASQ558nnpor
Sanırım balkona koymak için bir nane saksısı almam lazım, ya da lavanta emin değilim. Evdeki tüm eşyalar hazırdı, en azından küçük bir saksı bana ait olur.
Bugün Kırmızı ile konuştum, iyi geldi. Hala onunla konuşurken beynim patlıyor gibi hissediyorum. Kırmızı’yıda biliyorsunuz . Bunca yıllık seyahat geçmişimde bana 1,5 ay boyunca katlanabilen tek Survivor.
Saatlerdir balkonda oturmama rağmen hala sivrisineklerin saldırısına uğramadım. Demlediğim ikinci demlik kahve bitiyor.
Uzun zamandır rüya görmemiştim bu hafta gördüğüm bir rüyanın etkisinden çıkamıyorum. Yagmur yagmasini özlememe sebep oldu, yağmur yağsın istedim. Keşke yağsa.. Sanki yağsa tüm bu ağırlık silinecek gibi. Belki o zaman dolunayı suçlamaktanda vazgeçerim.
Afroman’ı hatırlarsınız sonunda beni dövme koltuğuna oturttu, sürekli nasıl yaşamam gerektiğini hatırlatmak için iki farklı dövme yaptırdım. Belki burasıdır dedirten iki ülkeyi onurlandırmak istedim. Biri tayca, birisi yunanca birbirlerine yakın ,sevdiğim iki kelimeyi yazdırdım. Jai Yen Yen, Siga siga…
Biryerlere yetişme kaygım, hayata geç kalmışlık hissim herşey yavaşlasın diye.
Yolda aldığım tüm notları birleştirip tüm hikayeleri birleştirmem lazım. Sanırım bunun için burada oldukça fazla vaktim olacak.
Fakat tüm hikayelerden önce buraya taşınmamın birinci yılını kutlamam gerekiyor. Mutlu yıl dönümleri Fatma.
‘Hamdım, Piştim, Yandım’- Rumi
22 Haziran 2024 02:45
Selanik, Yunanistan
English: Click here